15 Temmuz 2008 Salı

Neden Fotoğraf?

Fotoğraf, fotoğraf, fotoğraf...

Peki neden fotoğraf?” diyor bir ses içimden.

Seneler öncesine gidiyorum. 70 li yıllardan 80 lere geçiş dönemleri olmalı. Babamın yurtdışından getirdiği, dokunmaya cesaret edemediğim ve anılarıma deri kaplı gövdesinin kokusuyla kazınmış olan analog bir fotoğraf makinası. Babamın en büyük keyfi ablamla benim hayatımıza şahitlik ederken bir yandan da anılarımızı dondurmak adına sürekli ailemizin fotoğraflarını çekmekti. O küçük aklıma hep merak eder dururdum, nasıl oluyor da o küçücük kutunun içine hapsolmuş görüntüler kağıda basılabiliyor diye. Babam anlatırdı tabii ama, diyorum ya çok küçüğüm henüz. Çok sonraları, üniversite üçüncü sınıfta bir ders ilan ediliyor. Siyah beyaz fotoğrafçılık dersi. Müthiş bir heyecanla eve gelip hemen babama yetiştiriyorum haberi. Babam çok büyük bir mutlulukla çalışma odasındaki dolaplardan birini açıyor ve kocaman deri br çanta çıkartıyor. Sanki benim fotoğrafçılığa hevesleneceğim günü beklemiş ve bunu biliyormuş gibi Rusya’dan getirdiği iki kardeş Zenith’den birisi tam bir takım olarak duruyor karşımda. “Bu artık senin” diyor babam gözlerimdeki mutluluk pırıltılarını görmekten memnun. Fotoğraf ile ilgili ilk teknik bilgilerimi o senelerde öğreniyorum. Sonra Zenith’imle birlikte ilk denemelere başlıyorum ilk siyah beyaz filmimi alarak. Asıl büyük heyecan ilk karanlık oda dersimizde başlıyor. Oda, solüsyonlar, spiraller, agrandizör, tanklar, kurutma dolapları…İlk film banyomu yapıp agrandizörün başında saniyeleri sayıyorum ve pozladığım ilk fotoğraf kağıdını tankın içine atıp fotoğrafım belirmeye başladığında sevinçten zıplıyorum. İşte bu! Bu benim fotoğrafım! Sonraları iş telaşı, vakitsizlik ve yeni moda pratik dijital makinalar yüzünden Zenith’imi epey ihmal ediyorum. Yine de özellikle seyahatlerde çok fotoğraf çekiyorum ama “ben oradaydım” demek için değil “ben böyle görüyorum” demek için daha çok. Şimdilerde ise eşimin bana hediye ettiği ilk dslr makinamla yeni denemeler ve çalışmalar yapıyorum vaktim elverdikçe ve paylaşıyorum ki kendimi geliştirebileyim. Yine de karanlık oda heyecanını vermediğini söyeleyebilirim rahatlıkla, belki bir gün…